11 Haziran 2008 Çarşamba

Tersten Yaşasak...

Dün bir yazı okudum Fikir Atölyesi' nde Tunç Kılınç, Can Yücel' in "Dirilmek doğum, doğum da ölüm olsaydı…" sözünden yola çıkarak bir yazı yazmış ve "Siz de deneyin. Yazın kendi tersten yaşamınızı. Sınırsızca hayal kurarak hem de." diyor. Ve işte ben de yazıyorum. Abartarak, hayal kurarak.

Anlam veremediğim hışırtılar ve çarpma sesleri duyuyorum. Hiç bir şey de göremiyorum ki! Derken güneş ışınları ulaşıyor gözlerime. Bir süredir karanlıkta olduğum için alışmak zor oluyor aydınlığa. Kefenimden çıkarıyorlar. Etrafıma bakıyorum. İnsanlar aralarına katılmamdan hoşnut. Anne babamı arayan gözlerimi fark edip sabret diyorlar. Belli ki insanlar bu gibi durumlara çok alışkın. Haliyle çıplak olmama rağmen kimse yadırgamıyor. Ahlaksızlık felan değil bu. Onlar da dünyaya bu şekilde geldi.

Bir deniz kasabasındayım. Yanımda bir kadın var. Karım. İkimizin de yüzünde yorgun bir mutluluk var. Evim güzel, param da var. Karımı da hiç yormuyorum 2 tane hizmetçi tutmuşum.

Gittikçe azalıyor yorgunluğum, tüm dişlerim yerine döndü. Artık annem de yanımda. Babamın da kısa sürede geleceğini söylüyor. Ohh ne güzel hayat. Ve babam da geldi. "Gülerek para kazanıyorsun, harika." diyor babam. Evet 40 larımdayım. Bin çift göz beni izliyor. Yıl 2036. Sahneye ışınlanarak çıkıyorum. Güldürüp iniyorum. Mutluuyum. Bi de bakıyorum karım bir çocuğumuz olacağını söylüyor. Çok güzel. Aynı kadın daha genç olarak yanımda oturuyor. Beyazlar içinde. İkimiz de evet diye yanıtlıyoruz memurun sorusunu.
Göz açıp kapayıncaya kadar askerliğimi yapıyorum. Şimdi üniversitedeyim! Boğaziçi' nde iyi bir mühendislik okuyorum.Dersler gittikçe basitleşiyor. Ve A.M.A.L.' dayım. yıl 2070 ve okulun hala spor salonu yok. Biyoloji hocamız eğitimde 200. yılını kutluyor. Hop! Lisede bitti. Ortaokul felan derken dişlerim dökülde ve yerlerine daha zayıfları geldi. Boyum da kısaldı tabii. Çok memnunum hayattan. Artık yemeğimi annem yediriyor. Tuvalet gibi bi sorunum kalmadı, bez bağla gitsin. En sonunda beni emzirmeye başlıyor annem. Ve sözü Can Yücel' e bırakıyorum.

"Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor sıcacık yumuşacık gürültü ve patırsız bir ortamda yaşıyorsunuz.

Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.

Ve günün birinde müthiş keyifli bir orgazm ile hayatınız bitiyor…”

Hiç yorum yok: